1st Apricot Panel Held at Malatya Turgut Özal University
Malatya Turgut Özal Üniversitesinde “1. Kayısı Paneli” düzenlendi. Panele Malatya Valisi Seddar Yavuz, Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, İl Jandarma Alay Komutanı J.Kd.Alb.Tolunay Başer, Tarım İl Müdürü Osman Akar, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, rektör yardımcıları Prof. Dr. Orhan Gündüz ve Prof. Dr. İlhan Erdem, genel sekreter Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan katılım sağladı.
1.Kayısı Panelinin açılış konuşmalarını gerçekleştiren Prof. Dr. Recep Bentli, “Bugün, Malatya’mızın altın değerindeki ürünü olan kayısının mevcut durumunu, karşılaştığı zorlukları ve gelecekteki potansiyelini ele alarak, bilimin ışığında ve ortak aklın rehberliğinde kayısıya yönelik çalışmalarımıza yeni bir yön vermeyi amaçlıyoruz. Kayısı, Malatya’nın ekonomisi, kültürü ve geleceği için stratejik bir üründür. Dünya kuru kayısı üretiminde lider olan şehrimiz, bu başarıyı daha da ileriye taşımak ve sürdürülebilir bir üretim modeli oluşturmak için bilimsel ve yenilikçi yaklaşımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Bugünkü panelimizde, iklim değişikliğinden hastalık ve zararlılarla mücadeleye, kayısının ekonomisinden sektörün geleceğine kadar pek çok önemli konuya değinerek bu ihtiyaca katkı sunmayı hedefliyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Ne yazık ki, bölgemizde yaşanan büyük deprem ve beraberinde gelen çeşitli zorluklar nedeniyle Kayısı Panelini düzenlemeyi ertelemek zorunda kaldıklarını belirten Prof. Dr. Recep Bentli, “Sayın Valimize panelin davetiyesini Dekan hocamızla birlikte takdim ettiğimiz sırada kayısı ile ilgili kısa bir değerlendirme yaptık ve daha önce görev yaptığı Ordu’da fındık üretimini artıran yenilikçi çalışmalara öncülük ettiğini öğrendik. Bu değerli tecrübelerinin Malatya kayısısına da ışık tutacağına ve Sayın Valimizin liderliğinde tüm paydaşların daha kolay bir araya geleceğine ve kayısının hem yerelde hem de uluslararası pazarda hak ettiği yere ulaşacağına inancımız tamdır. Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak, iş birliğinin gücüne inanıyor ve Kayısı Araştırma Enstitüsü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, belediyelerimiz, ticaret borsamız, üreticilerimiz ve sektör temsilcilerimizle ortak projeler geliştirmek için elimizden gelen gayreti göstereceğimizi ifade etmek istiyorum.” dedi.
Önümüzdeki aylarda kayısı yetiştiriciliğinin her yönünü kapsayıcı “Çalıştaylar” düzenleyeceklerinin müjdesini veren Prof. Dr. Recep Bentli çalıştayların ana başlıkları arasında fidan dikimi ve bahçe tesisi, sulama teknikleri, gübreleme, budama, hastalık ve zararlılarla mücadele; Ar-Ge ve inovasyonla kayısı bazlı yeni ürünlerin geliştirilmesi, ekonomi ve pazarlama stratejileri; kooperatifleşme, tarım sigortası ve teşvik mekanizmalarıyla üreticilerimizin ve firmaların alabilecekleri destekler; ulusal ve uluslararası platformlarda düzenlenecek fuarlara, firmaların etkin katılımı için danışmanlık hizmetleri gibi konuların yer alacağını duyurdu.
“Bu çalıştaylar, Malatya Valiliği, Ziraat Fakültemiz, Belediyeler, ticaret borsası, ziraat odaları, üretici ve sanayicilerin bir araya gelerek kayısının geleceğine yön vereceği bir platform olacaktır. Amacımız, bilimsel yöntemleri yaygınlaştırarak verimliliği artırmak ve kayısı sektöründe sürdürülebilirliği sağlamaktır.” diyerek konuşmalarına devam eden Prof. Dr. Recep Bentli, “Kayısının geleceğini birlikte şekillendirme yolunda atacağımız bu adımların, düzenlediğimiz panelin ve yapılacak çalıştayların hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum. Başta sayın valimize olmak üzere tüm katılımcılara davetimize icabet ettikleri için teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.” ifadelerine yer vererek konuşmalarını sonlandırdı.
Malatya Valisi Sayın Seddar Yavuz ise konuşmalarına “1. Kayısı Panelimizin başta kayısı üreticilerimiz olmak üzere hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum. Hepinizin bildiği gibi Malatya deyince akla öncelikle kayısı geliyor. Kayısı, çiftçilerimizin önemli bir gelir kaynağı ve aynı zamanda ihracatımızda da önemli bir kalem. Bu nedenle özellikle kayısı üretimimizin arttırılması, kalitesinin yükseltilmesi, dünyadaki pazar payının korunabilmesi için başta üniversitelerimiz ve bilim insanlarımız olmak üzere, üreten ve son kullanıcıya ulaştırana kadar, bu zincirin her bir halkasının süreç içerisinde olması, tam bir iş birliği ve koordinasyon içinde hareket etmesi çok değerli.” diyerek başladı.
Malatya Valisi Sayın Seddar Yavuz, “Sürdürülebilirlik şu an dünyada en ön plana çıkan kavramlardan bir tanesi. Birim alandan hem en fazla üretim hem de en fazla gelir elde edebilecek şekilde budama tekniklerinden sulamasına, gübrelemesine ve bu konularda meydana gelebilecek eksikliklerin tespiti ve yeni bilimsel gelişmelerin bu alana uygulanması çok başarılı olacaktır. Ürünlerin fiyatlarını tartıştığımız gibi birim alandan daha fazla ürün elde edebilmek ve böylelikle maliyetleri düşürmeyi de tartışmalıyız.” dedi.
Kayısı panelinde kayısının nasıl endüstriyel bir ürüne dönüştürülebileceği noktasında bilimsel çalışmalar yapılması gerektiğinin altınız çizen Malatya Valisi Seddar Yavuz, “Başta bilim insanlarımız, TÜBİTAK gibi bu konuda yetkin kuruluşlarımız, kayısının kullanım alanlarını geliştirebilecek bir perspektifle çalışmalarımızı gerçekleştirebilirsek, kayısının her yıl fiyatını değil, miktarını nasıl arttırabileceğimizi tartışmış oluruz. Gıda mühendisleri başta olmak üzere sektör temsilcileri ile bilim insanları bir araya gelerek Ar-Ge çalışmaları yapmalı ve yeni kullanım alanlarını oluşturmamız gerekiyor. Böyle bir paneli düzenleyeceklerini söylediklerinde heyecanlandım açıkçası. Çiftçiliğin ne denli zor olduğunu bilen ve çiftçi bir ailenin çocuğu olarak, özellikle çiftçi kardeşlerimizin emeğinin ve alın terinin karşılığını bulması benim en büyük dilek ve arzularımdan bir tanesi. Meslek hayatım boyunca da özellikle tarımsal üretimin arttırılması ve çiftçimizin gelir seviyesinin yükseltilmesi için birçok projede çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. ” dedi.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile birlikte dünyanın ciddi bir gıda krizi yaşadığını ifade eden Sayın Seddar Yavuz, “Bizim daha az su kullanan ve bu anlamda yeni gelişmeleri de mutlaka tartışmamız gerekiyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin ülkemizdeki tarım sektörüne ve özellikle kayısı üretimindeki etkilerini şimdiden tartışmak, alınabilecek önlemleri şimdiden planlamak hepimizin boynunun borcu görünüyor. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde tarım sektörüne ciddi bir önem veriyoruz ve tarımsal ihracatımızı ve üretimimizi arttırmak için yoğun gayret sarf ediyoruz.” diyerek konuşmalarına son verdi.
Ziraat Fakültesi dekanı Sayın Prof. Dr. Hakan Yıldırım modatörlüğünde gerçekleştirilen 1. Kayısı Paneli, Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Hüseyin Karlıdağ’ın ‘’İklim Değişikliğinin Kayısı Yetiştiriciliğine Etkisi’’ başlıklı sunumu ile başladı. Prof. Dr. Hüseyin Karlıdağ, “İklim, kısa sürelerde değişen bir durum olmadığı için aslında ‘iklim değişikliği’ demek yerine biz bunu ‘iklim düzensizliği’ olarak değerlendiriyoruz. Son yıllarda küresel ısınma nedeniyle iklim düzensizliğinin etkisi, tüm tarım alanlarında görüldüğü gibi bitkisel üretimin her aşamasında görmek mümkün. Aynı etkiyi biz kayısı yetiştiriciliğinde de görüyoruz. Gerek ağaç gelişimi, gerek vejetatif, generatif gelişim veya fenolojik yapılarda önemli değişikliklere sebebiyet verebiliyor. Bu amaçla su stresi, kuraklık, düşük sıcaklık ve yüksek sıcaklık etkisi olarak 3 başlıkta ben bu konuyu değerlendireceğim.” dedi. Kayısı ağaçlarının görsellerine yer vererek kayısı oluşumu, normal çiçek oluşumu gibi konularda açıklama yapan Prof. Dr. Hüseyin Karlıdağ, “Hücre bölünmesinde gerçekleşen tüm reaksiyonlarda su olmazsa olmaz etkiye sahip. Çiçek tomurcuğu oluşumları da tamamen suya bağlı olarak gerçekleşiyor. Bu çiçek meyveye dönüştüğü zaman verim alınabiliyor. Kayısı, stresine karşı dayanıklı olarak değerlendiriliyor ancak su stresinin etkilerini göstermede de ilk sırada geliyor, çok çabuk etkileniyor. Bitki dokusu kaybettiği suyu alamadığı müddetçe tam olarak gelişemiyor.” ifadelerine yer verdi.
Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Bayram Murat Asma, ‘’Dünya Kayısı Sektöründe Değişim ve Dönüşümler’’ başlıklı sunumunda, “Malatya kayısısı, Malatya şehrinin dünyada tanınmasına katkı sunan en önemli meyvedir. Dünyada yaş kayısı üretimi yapan ve üretimi 10 bin tonun üzerinde olan ülke sayısı 39’dur. 1930’lu yıllarda Malatya’da kayısı ağacı sayısı çok fazla değildi. Ancak Malatya dışında kayısı üreten Niğde ve Erzincan gibi iller söz konusu. 1900’lü yıllarda Malatya’da tarımsal getiri sağlayan ürünlerden biri haşhaş. Tütün, pirinç ve pamuk da haşhaştan sonra gelen diğer tarımsal üretim ürünleri. Pirinç ve pamuk Malatya’da şu anda yok. Meyveler arasında da birinci sırada üzüm, ikinci sırada elma ve üçüncü sırada kayısı yer alıyor. 1938 yılına geldiğimiz zaman önemli bir dönüşüm sağlanıyor ve kayısı sınır ağacı olarak yetiştirilmeye başlanıyor. 2-3 yılda bir meydana gelen donlar kayısıyı etkileyince üreticiler bir nevi sigorta yaptırıyor. Bahçenin ortasını boş bırakıyor ve orada sebze yetiştiriyor. Malatya kayısıcılığının bugünlere gelmesinde önemli meslektaşlarımızın etkisi söz konusu. Ordinaryus Profesör Walter Glasberg bunlardan ilki. Ankara Ziraat Fakültesi Dekanı olarak dekanlık yaparken Malatya’ya geliyor ve Merkez Kayısı İstasyonun açılmasını öneriyor. Lütfü Ülkümen ve İsmet Elgin, çalışmalarıyla kayısının ön plana çıkmasında etkili olan diğer iki önemli isim olarak karşımıza çıkıyor.” ifadelerine yer vererek dünya kayısı sektöründe önemli kişilerin altını çizerek değişim ve dönüşümleri aktardı.
Rektör Yardımcısı, Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Orhan Gündüz ise ‘’Kayısı Ekonomisi’’ başlıklı sunumu ile 1.Kayısı Paneline katılım sağladı. Prof. Dr. Orhan Gündüz sunumlarında, “Özellikle kuru kayısı ile istatistiksel verilere ulaşmak maalesef mümkün değil. Birkaç kaynaktan besleniyoruz bu kapsamda. Birincisi Türkiye İstatistik Kurumu, ikincisi Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), üçüncüsü Dünya Kuru Gıda Konseyi isimli bir kuruluş tarafından yayınlanan raporlardan ve dördüncüsü Dünya Ticaret Merkezi isimli bir kuruluşun yayınladığı istatistiksel verilerden hareketle kuru kayısı üzerinde değerlendirmeler yapabiliyoruz. Kayısının dünü, bugünü her zaman merak edilen konulardan biri olmuştur. Ana vatanı Orta Asya, Çin olarak ifade edilir kaynaklarda. Kavimler Göçü ya da İskender’in doğuya dönük seferleri ve dönüşü neticesinde fidanlarının taşınarak önce Anadolu’ya, ardından daha batıya doğru transferi yoluyla dünyada kayısı üretiminin geliştiğini görüyoruz. Bugün dünyada 69 ülkede kayısı tarımı yapılıyor. Ancak kayısı kendisini Malatya’da neşvüneva bulmuş. Özellikle kuru kayısı üretiminde majör ülke ve şehir konumundayız. 1960’lardan bu yana kayısı üretimi bugün 5 milyon sınırına dayanmış. Kayısı üretim alanı da 200 bin hektardan 500 bin hektar dolayına gelmiş. 2010 yılından sonra baktığımızda bir sabitlenme görüyoruz. Bu durum kayısı üretimi hususunda sınıra dayanıp dayanmadığımız sorusunu gündeme getiriyor. Kayısı üretim miktarında da sürekli bir artış görüyoruz. Bu artışda da Türkiye önemli bir pay alıyor. 1960’lı yıllarda Türkiye 3., Amerika ve hatta Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 1. sırada yer alıyor. Malatya bilindiği üzere kuru kayısıda dünyanın en önemli üretim alanlarından bir tanesi. Bizi öne çıkaran şey kuru kayısı.” ifadelerine yer vererek, ülkelerin kayısı üretim istatistiklerine dair verilere yer verdi ve ülkelerin ihracat gerçekleştirdiği ülkeleri de sunumlarında belirtti.
Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Doç. Dr. Erçin Oksal, ‘’Abiyotik ve Biyotik Stres Faktörlerinin Kayısı Yetiştiriciliğine Etkileri’’ başlıklı sunumlarında, “Abiyotik deyince cansız hastalık faktörlerini ve Biyotik deyince canlı hastalık faktörlerini anlıyoruz. Sıcaklık stresi bunlardan bir tanesi. Güneş ağaçlarımızda, meyvelerimizde ve yapraklarımızda yakıcı etkilerde bulunabiliyor. Özellikle aşırı sıcaklar ince dallarda çatlamalara sebep oluyor ve bu çatlaklar bitkilerde görülebilecek biyotik stres faktörlerinden bakteri ve benzeri için giriş kapısı oluşturuyor. Aynı şekilde düşük sıcaklıklar ve donda biyotik stres faktörlerine sebep olabiliyor. Ağaçlar henüz yapraklarını tamamen dökmeden yağan aşırı kar yağışı, yoğun bir kar yükü altına girdi ve dallar kırıldı. Her bir dal kırılması bitki için bir stres faktörü, bir giriş kapısı. Monilya (Mumya) hastalıklı çiçeklere dokunduğunuz zaman enfekte ettiği meyve ya da çiçek dalda asılı kalıyor ve dökülmüyor. Don zararı gören çiçekler ise dokunduğunuz zaman dökülüyor. Çil hastalığı da tomurcukları vurduğu zaman, tomurcukların dip kısmında bir akıntı meydana geliyor ve tomurcuklar vursanız dahi dökülmüyor. Aşırı sulama da başka bir sıkıntı olarak karşımıza çıkıyor. Malatya’da sulama hatası çok fazla gerçekleşiyor. Suyun asla gövdeye değmemesi gerekiyor. Hatalı uygulamalar ağaçların erken çürümesine ve kurumasına sebep oluyor. Rüzgâr etkisi yine ağaçların verimini etkiliyor. Dallar birbirine vurdukça meyveler dökülüyor ve dallar kırılabiliyor.” ifadelerine yer vererek kayısı yetiştiriciliğinde ağaçların yaşadığı stres faktörlerine ve gerçekleştirilen yanlış uygulamalara değindi ve dikkat edilmesi gereken noktaların altını çizdi.
1.Kayısı Paneli gerçekleştirilen konuşmaların ardından dinleyicilerden gelen soruların cevaplanması ile sona erdi.